Çok Partili Döneme Geçiş - Rus Tehdidi ve Demokrat Parti


Çok Partili Döneme Geçiş - Rus Tehdidi ve Demokrat Parti: Atatürk’ün ölümünden sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olduğunda tek parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP) bulunmaktaydı. Atatürk döneminde yapılan çok partili düzene geçiş denemelerinin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası) başarısızlıkla sonuçlanması ve gerçekleştirilmesi düşünülen yeniliklerin başarıyla yapılması zorunluluğu, İsmet İnönü döneminde de tek partili siyasi hayatın 1945’e kadar devamını gerekli kılmıştır. Ancak bu dönemde de Cumhuriyet Halk Partisinin parti programında halkın kendi kendini yönetmesini benimsemesi demokratik rejime yöneldiğini göstermektedir. İnönü’nün 1939 seçimlerinden sonra mecliste iktidarı denetlemek üzere Müstakil (Bağımsız) Grup adı altında bir grup oluşturması demokrasiye doğru yönelme eğiliminden ileri gelmektedir. Aslında İsmet İnönü’yü çok partili siyasi hayata yönelten en önemli sebepler iç ve dış gelişmelerdir. Türkiye’de demokratik rejim iç ve dış şartların zorlaması sonucunda kurulmuştur. Şöyle ki, Cumhuriyet Halk Partisi içinde Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü gibi isimlerle birlikte Hikmet Bayur, Recep Peker kendi partileri olan Cumhuriyet Halk Partisinin ekonomik po

litikalarını eleştirmeye başladılar.

Türk siyasi hayatında çok partili hayatı kalıcı hale getiren ve Demokrat Partinin kuruluşunu hazırlayan en önemli etken mecliste yaşanan tartışmalar ve hükümete yöneltilen eleştirilerdir. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun mecliste görüşülmesi sırasında parti içinde yaşanan tartışmalar ile Demokrat Parti’nin kuruluş süreci başlamıştır. Hükümetin ekonomik uygulamalarını eleştiren Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü, Celal Bayar ve Emin Sazak sözü edilen Kanunu’ nun çıkmasında ret oyu vermişlerdir. Bu da Demokrat Partinin kurulmasını hızlandırmıştır. Nitekim 7 Haziran 1945 tarihinde Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan, CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Meclis Grup Başkanlığına tarihe Dörtlü Takrir olarak geçen ve ülkede ve parti içinde demokratik ilkelerin işlerlik kazanmasını isteyen bir önerge verdiler.

Bu önerge CHP içerisinde tartışılırken 7 Temmuz 1945 tarihinde Nuri Demirağ Milli Kalkınma Partisini kurmak için İçişleri Bakanlığına başvuruda bulunmuştur. Diğer taraftan dörtlü takrir sahiplerinden Adnan Menderes ve Fuat Köprülü basın yoluyla hükûmeti eleştirmeye devam etmişlerdir. Bu kişiler parti disiplinine aykırı davrandıkları gerekçesiyle CHP’den ihraç edilmişlerdir. Arkasından Refik Koraltan da partiden çıkarılmıştır. Daha sonra CHP içerisindeki muhalefet hareketinin lideri olan Celal Bayar da 1 Aralık 1945’de milletvekilliliğinden ve CHP’den istifa etmiştir. Böylece gelecekte kurulacak olan Demokrat Partinin çekirdek kadrosu oluşmuştur.

Rusya’nın Türkiye’den Talepleri ve Demokrat Parti’nin Kurulması

Türkiye’de çok partili siyasi hayata geçişte etkili olan bu iç siyasi gelişmelerin yanında demokratik düzene geçişte dış politikadaki gelişmelerin etkisini de açıklamak gerekir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği Türkiye üzerindeki tarihi emellerini yeniden gündeme getirmiştir. Sovyetler Birliği 17 Aralık 1925 tarihli dostluk ve saldırmazlık paktını feshetti ve Türkiye’den;
a) Kars ve Ardahan bölgelerinin Sovyetler Birliği’ne verilmesi,
b) Boğazlarda Sovyetler Birliği’ne üs verilmesi,
c) Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile belirlenen boğazlar rejiminin değiştirilmesi isteklerinde bulunmuştur.

Bu durum karşısında Türkiye bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak için büyük endişe duymuş, müttefik arayışına girmiştir. Türkiye’nin Sovyetler Birliği’ne karşı işbirliği yapabileceği ülkeler de çok partili sistemle ve demokratik anlayışla yönetilen II. Dünya Savaşı’nın galibi Müttefik Devletlerdi. Müttefikler tarafından da terk edilmekten ve Sovyetler Birliği karşısında yalnız kalmaktan çekinen İsmet İnönü tek partili yönetimden vazgeçilmesi gerektiğine inanır. Çünkü bu gelişme karşısında Türkiye’nin güvenliği ancak demokratik devletler topluluğu içerisinde sağlanabilirdi. İsmet İnönü işte bu olayların ve dış gelişmelerin etkisiyle Türkiye’de çok partili siyasi düzene geçmeye karar vermiştir. 1 Kasım 1945 tarihli meclis açılış konuşmasında da bu düşüncesini açıklamıştır. Bütün bu gelişmeler sonucunda çok partili hayata geçilmiş, ilk defa 18 Temmuz 1945’de Milli Kalkınma Partisi kurulmuştur. Arkasından CHP’den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan 7 Ocak 1946’da Demokrat Partiyi kurmuşlardır.

Demokrat Parti kuruluşundan bir süre sonra 21 Temmuz 1946’da yapılan genel seçimlere katılmıştır. Yapılan bu seçimlerin sonucunda CHP 390 milletvekilliği ile mecliste birinci parti olarak yer almıştır. DP (Demokrat Parti) 65 milletvekili ile ikinci parti olarak meclise girmiştir. Bunların yanı sıra 7 tane bağımsız milletvekili de meclisteki yerlerini almıştır. 14 Mayıs 1950 yılında yapılan seçimleri bu kez DP birinci parti olarak kazanmıştır. Bu seçimlerde ikinci parti olan CHP ile birlikte Millet Partisinden bir milletvekili ve 9 bağımsız milletvekili meclise girmiştir. Böylece 1950 seçimleri ile Türkiye’de iktidar değişikliği olmuş, 27 yıllık CHP iktidarı son bulmuş yerini Adnan Menderes’in başbakanlığında Demokrat Partiye bırakmıştır Daha sonra yapılan 1954 ve 1957 seçimlerini de birinci parti olarak kazanan DP, 1950’den 27 Mayıs 1960 ihtilaline kadar iktidarda bulunan parti olmuştur.

Kaynak: T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Okulları (Açık Öğretim Lisesi- Meslekî Açık Öğretim Lisesi) İçin Hazırlanan 11. Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2 Ders Notları, Alim ÖZTÜRK, s 151, 2007

- Okuma Sayısı: Bu yazı 23331 defa okunmuştur.