Sütçü İmam Olayı - Sütçü İmam Olayı Nasıl Gerçekleşmiştir: Fransız kuvvetlerinin Maraş’a girişlerinin ertesi günü Türkler, Fransız ve Ermenilerin taşkınlıklarına, şımarıklıklarına bir gün dahi katlanmanın çok zor olduğunu anlamışlardı. İşte bunu ilk olarak tabancası ile ilan eden Sütçü İmam oldu. Türk namus ve şerefine uzanan elin kırılacağını, dilin koparılacağını düşmana gösterdi. Olay şöyle olmuştu: O gün Fransız ve Ermeni askerleri, üçer, dörder kişilik gruplar halinde şehri çarşı, Pazar dolaşıyordu. Maraşlı çılgın Ermeniler onları, önlerine düşerek gezdiriyor, gösteriler yapıyor, rastladıkları Türklere hakaretler savuruyorlardı. Bir grup Fransız askeri, hükümet konağı karşısında nöbetçiye sataşmış, Türk Hükümeti’ni küçük düşürücü sözler söylemiş ve oradan geçmekte olan bir posta dağıtıcısını dövmüşlerdi. Bütün bu haberler şehre yayılıyor, zaten patlamaya hazır halkın sabrını taşırıyordu. Fransız askerleri, hürriyetine bağlı, şeref ve gururuna düşkün, bu uğurda ölümü hiçe sayan Maraşlıları, henüz tanımıyor, giderek pervasızlık ve cesaretlerini artırıyor, bütün bu yaptıklarının yanlarına kalmayacağını düşünmüyorlardı. Oysa Fransız ve Ermenilerin taşkınlık ve şımarıkl
arı Türkleri sindirmiyor, tersine onların mücadele istek ve kararlarını pekiştiriyordu.
Düşman bundan habersizdi. Türkler için uzun, ağır, katlanması çok zor olan bir gün bitiyordu. Akşama doğru bir grup Fransız ve Ermeni askeri, Uzunoluk Caddesi’nden kışlaya dönüyordu. Uzunoluk Hamamı önünde küçük bir alan vardı. Askerler yol değiştirerek hamamdan çıkan kadınların inmekte oldukları alana yöneldiler ve birine yaklaşıp; “Burası artık Türklerin değildir. Fransızların memleketinde peçe ile geçilmez.” Diyerek kadının peçesini çekip yırttılar.
Bu durum karşısında kadın bayılmış, öteki kadınlar da bağrışıp ağlaşmaya başlamışlardı. Az ilerde bulunan kahvedeki halk koştu, askerlere yollarına gitmeleri söylendi. Ama askerler kötü sözlerle ve silahla karşılık verdiler. İki Türk yaralandı. Bunlardan Çakmakçı Sait’in yarası ağır olduğundan dereye yuvarlandı. İngiliz devriyeleri olay yerine yetiştikleri halde Fransız askerleri yatışmıyorlardı. Yakınlarda küçük bir dükkânda süt sayan Hacı İmam, Karadağ tabancasını aldı, bir şahin gibi ortaya atıldı. Tabancasını peçe yırtan ve Çakmakçı Sait’i vuran düşmanın üzerine boşalttı. İngiliz subayları da gelmişlerdi. Gözleri dönmüş düşman askerleri, silahlı ve süngülü oldukları halde kahraman sütçünün yürekliliği karşısında şaşırdılar, ellerini silahlarına bile götüremediler. Sütçü İmam uzaklaştı, yaralı asker kışlaya kaldırıldı; ertesi gün öldü. Sütçü İmam, Fransızlar ve Ermeniler tarafından her tarafta arandı. Türk Hükümeti sıkıştırıldı. Ama Sütçü İmam’ın izi dahi bulunamadı.
Türkler öylesine birlik halindeydiler ki, kapı komşusu Ermeniler bile Sütçü İmam’a ait en küçük bir haberi sızdırmıyorlardı. Oysa Sütçü İmam, hemşehrilerinin arasında yaşıyor, gündüzleri köy ve bağ evlerinde kalıyor, gecelerini de komşularının evlerinde geçiriyordu. Böylece Türk’ün şeref ve gururuna uzanan eli kırmak, uzatılan dili koparmak ilk kez Sütçü İmam’a nasip oldu. Bundan sonraki olaylarda ve muharebelerde Maraşlılar, arslanlar gibi dövüştüler. Akıl almaz kahramanlıklar gösterdiler. Yaşadıkları yerleri karış karış savundular. Düşmana Türk’ün gücünü bir daha ispatladılar ve tarihe mal oldular.(31 Ekim 1919 Cuma)
Kaynak: Maraş İl Yıllığı, Kahramanmaraş, 1967, s. 81-82 - T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Okulları (Açık Öğretim Lisesi- Meslekî Açık Öğretim Lisesi) İçin Hazırlanan 11. Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 1 Ders Notları, Alim ÖZTÜRK, s 147, 2007
- Okuma Sayısı: Bu yazı 41356 defa okunmuştur.