Atatürkçü Düşünce Sisteminde Cumhuriyetçilik: Atatürk, gençlik yıllarından itibaren cumhuriyet fikrini benimsemeye başlamıştır. Saltanat yönetiminin dünyadaki gelişmelerin gerisinde kaldığını, ülkenin dağılmasını önleyemediğini ve meşrutiyet idaresinin devleti kurtarmaya yetmeyeceğini görmüş, millet egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurulmasının gerekli olduğuna inanmıştı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcından itibaren Cumhuriyet’in kurulmasını düşünmesine karşın bunu dile getirmeyi sakıncalı görmüştü. Çünkü o yıllarda, halkın ve TBMM’deki birçok milletvekilinin yeni bir yönetim biçimine hazır olmadığını biliyordu. Bu yüzden yönetim biçiminin Cumhuriyet olarak adlandırılması millî birlik ve beraberliği bozabilirdi. Öncelikle işgalcilerin yurttan çıkarılması ve bağımsız bir devletin kurulması gerekiyordu. Bu nedenle Atatürk kendisine “Rejimin adı nedir?” diye sorulduğu zaman, “Halk hükûmeti” diye cevap vermiştir.
Atatürk, Kurtuluş Savaşı başarıyla sona erdikten sonra, zaten hiçbir anlamı kalmamış olan saltanatı kaldırarak cumhuriyetin önündeki engelleri ortadan kaldırmıştı. Atatürk, bu gelişmeleri şöyle özetlemektedir: “Millet, geleceğini doğrudan doğruya eline ald
, saltanat ve egemenliğini bir kişide değil, bütün bireyleri tarafından seçilmiş vekillerinden meydana gelen bir yüce meclise teslim etti. İşte o meclis, yüce meclisimizdir, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bu egemenlik makamının hükûmetine, TBMM derler. Bundan başka bir egemenlik makamı, bundan başka bir hükûmet kurulu yoktur ve olamaz.”
Atatürk’ün cumhuriyetçilik anlayışı, demokrasi esasına dayanan cumhuriyet yönetimidir. Atatürk’e göre; “Demokrasi prensibinin en asri ve mantıki tatbikini temin eden hükûmet şekli, cumhuriyettir. Cumhuriyette son söz, millet tarafından seçilmiş meclistedir. Millet namına her türlü kanunları o yapar. Hükûmete güvenoyu verir veya onu düşürür... Cumhuriyette, Meclis, Reisicumhur ve Hükûmet halkın hürriyetini, emniyetini ve rahatını düşünmek ve temine çalışmaktan başka bir şey yapamazlar. Çünkü bunlar bilirler ki kendilerini iktidar ve salahiyet mevkiine muayyen bir zaman için, getiren irade ve hâkimiyetin sahibi olan millettir ve yine bunlar bilirler ki iktidar mevkiine saltanat sürmek için değil millete hizmet için getirilmişlerdir. Millete karşı vaziyet ve vazifelerini suistimal eyledikleri takdirde şu veya bu tarzda, millî iradenin, kendi haklarında dahi tecellisine maruz kalabilirler.”
Atatürk’ün yukarıdaki sözleri, onun, neden cumhuriyet yönetimini tercih ettiğini yeterince açıklamaktadır. Atatürk, cumhuriyeti devletle milletin bütünleşmesi açısından değerlendirmiş “Bugünkü hükûmetimiz, devlet örgütümüz, doğrudan doğruya milletin kendi kendine ve kendiliğinden yaptığı bir devlet örgütü ve hükûmettir ki onun adı cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükûmet millet ve millet hükûmettir.” demiştir. Bu açıdan düşünüldüğünde cumhuriyet diğer inkılapların yapılmasına da uygun ortam oluşturmuştur.
Kaynak: Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Devlet Kitapları, Birinci Baskı, 2011.
- Okuma Sayısı: Bu yazı 18850 defa okunmuştur.