İstiklal Marşı’nın Kabulü - 12 Mart 1921: Milletimizin tarih boyunca birçok marşı olmuştur. Ancak bunların hiçbirisini, bugün taşıdığı işlev ve sahip olduğu değer açısın¬dan İstiklâl Marşı ile mukayese edemeyiz. Daha önceleri kahra¬manlık türküleri, mehter marşları şeklinde milletin vicdanında yer al¬mış olan marşlar elbette ki vardı ancak bunlar yeterli değildi. Çünkü modern devletlerin orta¬ya çıkışı ile beraber devletlerarası ilişkiler¬de bizi temsil edebilecek bir milli marşa ihtiyaç du-yulmaktaydı. Bu nedenle 1920 yılı sonlarına doğru Ge¬nelkurmay Başkanı ve Batı Cephe¬si Kumandanı Albay İsmet (İnönü) Bey, Milli Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur'a başvurarak Milli heyecanı koruyacak, milli azim ve imanı manen besleyerek zinde tutacak Fransız milli marşı Marseyyez örneğinde bir milli marşın hazırlanmasını teklif etmiştir.
Bu teklif Milli Eğitim Bakanlığı tara¬fından benimsenmiş ve milli marş ya¬rışmasının açıldığı bir genelge ile bü¬tün ülkedeki okullara haber verilmiştir. 7 Kasım 1920 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan bir duyuru ile yarışma tüm Anadolu’ya duyurulmuştur. Mevcut genelgeye göre yarışmaya gelen eserler 23 Aralık 1920 tarihinde bir edebi heyet tarafından değerlen
dirilecek ve birinci gelen esere 500 lira ödül verilecekti. Yarışmaya 724 şiir gelmişti. Ancak komisyon bu şiirlerden hiçbirini, milli marş olabilecek nitelikte bulamamıştı.
Tam bu sırada meclis'te Burdur milletvekili olarak bulunan Mehmet Akif’in, bu yarış-maya katılmadığı akla geldi. Fakat yarışmaya, para ödülü bulunduğu için katılmadığı, hâlbuki böyle bir marşın ancak Akif tarafından yazılabileceği herkes tara¬fından konuşuluyordu. O sırada Milli Eğitim Bakanlığı görevine getirilen Hamdullah Suphi (Tannöver) Bey de aynı görüşte idi. Akif in ya¬kın arkadaşı Hasan Basri (Çantay) Beyle görüşerek, onu yarışmaya katılması için ikna etmesini istemiştir.
Fakat Akif, işin içinde para ödülü olması¬na şiddetle karşı çıkıyor, "Hiç para ile İstiklal Marşı yazılır mı?" diyordu. Hasan Basri Bey, sonunda Akif in şartlarının hükümet tarafından kabul edileceğine söz vermek suretiyle onu İstiklâl Marşı yazma¬ya ikna etmiştir. Ankara'da ikamet ettiği Tâceddin Dergâhı'na kapanan Akif, 41 mısralık dev eseri¬ni 7 Şubat 1921 günü tamamlamıştır. Ve Bakanlık eserin tamamlanmasından sonra Akif in şiiri ile birlikte 3 şiiri, ordu üze¬rindeki etkisini öğrenmek üzere Ge¬nelkurmaya göndermiştir. Ordu, yapılan incelemede Akif’in Şiirini beğendiklerini bildirmiş böylece İstiklâl Marşı 17 Şubat 1921 tarihinde, Sebilürreşat dergisi ile Hakimiyet-i Milliye gazetesinin ilk sayfalarında "Kahra¬man Ordumuza" ithafi ile yayınlanmıştır.
Ayrıca 21 Şubat 1921 Pazartesi günü de, 'Akif’in kendi el yazısı ile ya¬zıp gönderdiği İstiklâl Marşı, Kastamonu'da çıkan “Açık Söz” gazete¬sinde ilk sayfadan da yayınlanmış, böyle¬ce İstiklâl Marşı kamuoyu tarafından da tanınmıştır. Artık sıra, TBMM'deki çalışmalara gelmiştir. 1 Mart 1921 günü yapılan toplantıda, TBMM başkanlık kürsüsünde Mustafa Kemal Paşa oturuyordu. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey kürsüye gelerek Mehmet Akif’in İstiklâl Marşı'nı okumaya başlamış, Milli Mücadele'yi çok zor şartlarda yü¬rüten Meclis üyeleri, daha ilk mısrada Meclis'i alkıştan inletmiştir:
”Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
"Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak"
Alkışlarla kesilen bu okuma, tekrar başlamıştır. Okunan mısralar bütün bir milletin gönül birliğini yansıtmaktadır. Heyecanlarına hâkim olamayan milletvekilleri marşın ilk okunması bitene kadar yer yer alkışlarla oku¬mayı kesmişlerdir. Milletvekillerinin çok heyecan-lanarak şiddetli alkışlarla marşın okunmasını kestikleri bölümler şunlardır:
”Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Doğacaktır sana vaad ettiği günler Hakk'ın;
Kim bilir belki yarın, belki yarın¬dan da yakın.
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna ol¬maz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hûda
Etmesin tek vatanımdan beni dün¬yada cüda.”
Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlık ettiği bu oturumda Hamdullah Suphi Bey, İstiklâl Marşı'nı o gün gelen yoğun talep ve genel beğeni üzerine tamı tamına dört kez okumuştur. M. Kemal Paşa marş okunurken sırasının önünde ayakta dinliyor ve devamlı alkışlıyordu. Milletvekilleri de marşla bütünleşmişler, alkışlar ve gözyaşları içinde bir daha okunmasını istemişler ve henüz milli marş olarak kabul edilmemiş İstiklâl Marşı'nı dört defa ayakta dinlemişlerdir.
- Okuma Sayısı: Bu yazı 25186 defa okunmuştur.
Aslı terim diyor ki:
Aslı terim