Atatürk’ün Avrupa'daki Değişim ve Yayılmacılık Hakkındaki Görüşleri: Türkler Kurtuluş Savaşı'nı güçlü ülkeleri yapmıştı. Artık savaş geride kalmış bir an önce Türkiye'yi hak ettiği yere getirmek gerekiyordu. Bunun için de dış politikaya ait sorunlu meselelerin çözülmesi gerekliydi.
1920'li yıllarda Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasından sonraki temel politikası Lozan'dan kalan sorunları çözmekti. Bu durum 1930'lu yıllara kadar devam etti. Ancak bu yıllardan itibaren dış politika yeni bir Dünya Savaşı belirtilerinin görülmesi üzerine Dünya Barışına katkı sağalamaya yönelik bir şekilde gelişti.
1930'lu yıllarda mevcut statükoyu savunan İngiltere ve Fransa'ya karşı bu statükoyu değiştirme yönünde mücadele veren Almanya ve İtalya vardı. Atatürk gerek Alman lider Hitler'i gerekse İtalyan lider Mussolini'yi dünya milletleri açısından tehlikeli görüyordu. 1935'te yaptığı bir konuşmada "savaşın ağırlığını göz önüne alamayan bazı samimiyetten yoksun önderler, saldırının araçları olmuşlardır. Denetimleri altındaki uluslara, ulusçuluğu ve geleneği yanlış biçimde göstererek ve kötüye kullanarak onları aldatmışlardır." derken Hitler ve Mussolini gibi yayılmacı siyasetler izleyen liderleri kastediyordu.
1934'te kendisini ziyarete gelen General Mac Arthur'la yaptığı konuşmalarda geleceği adeta önceden görerek şu tespitte bulunmuştur. O'na göre yaşanılan dönem bir mütareke döneminden farklı değildi. Çünkü İtilaf Devletleri yenik devletlerin sorunlarını ve özelliklerini savaşın derin nedenlerini hesaba katmadan galip gelmelerini göz önüne alarak barış yapmışlardı.
- Okuma Sayısı: Bu yazı 747 defa okunmuştur.