Atatürk’ün Tarih ve Uluslararası İlişkiler ile İlgili Sözleri


Atatürk’ün Tarih ve Uluslararası İlişkiler ile İlgili Sözleri: "Mustafa Kemal Atatürk’ün “tarih bilimi ve uluslar arası ilişkiler” konusunda muhtelif yerlerde ve çeşitli vesilelerle söylediği dikkate şayan sözlerden yaptığımız derleme

Osmanlı tarihi baştan nihayetine kadar hakanların, padişahların, şahısların, en nihayet zümrelerin hal ve hareketlerini kaydeden bir destandan başka bir şey değildir…”
(17.02.1923, İzmir İktisat Kongresinin Açış Söylevi.)
---------------------------------------------------------------------
Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.
(Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s. 163)
---------------------------------------------------------------------
Tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez.
(1927, Ankara) (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s. 165)
---------------------------------------------------------------------
Milletler Cemiyeti, henüz kesin ve etkili bir vasıta olduğunu ispat etmemiştir. Diğer taraftan, Milletler Cemi

yeti bugün, bütün milletlerin, ortak amaçlarının gerçekleşebilmesi için çalışabilecekleri tek teşkilattır.
(21.06.1935, Gladys Baker’e Verilen Demeç.)
---------------------------------------------------------------------
Balkan Antlaşması, Balkan devletlerinin, birbirlerinin varlıklarına özel saygı beslenilmesini göz önünde tutan mutlu bir belgedir.
(01.11.1934, T.B.M.M.)
---------------------------------------------------------------------
Önemli bir olay da Balkan Paktı’dır. Dört devlet; kendi güvenleri için ve Balkanların, karışma ve karıştırma konusu olmaktan çıkması için içten bir düşünceyle birbirlerine bağlanmışlardır. Balkanlı bağlaşıklarımızla gittikçe artan bir beraberlik ve dayanışma politikası güdüyoruz.
(09.05.1935, C.H.P. Kurultayını Açarken)
---------------------------------------------------------------------
Biz onlarla bir dostluk anlaşması imzaladık Propaganda ve kışkırtmalar yapamayacaklar, çünkü Sovyet örgütüyle bizim örgütümüz arasında esaslı farklılıklar vardır.
(Ağustos 1921, AP’ e Demeç)
---------------------------------------------------------------------
Türkiye’de Bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk iktidarının ilk gayesi, halka özgürlük ve mutluluk vermek, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır.
(21.06.1935, Gladys Baker’e Verilen Demeç)
---------------------------------------------------------------------
Dış politika, iç teşkilât ve iç politikaya, dayandırılmak mecburiyetindedir, yani iç teşkilâtın tahammül edemeyeceği genişlikte olmamalıdır. Yoksa hayâlî dış politikalar peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kaybederler.
(17. 02. 1923, İzmir İktisat Kongresinde.)
---------------------------------------------------------------------
Dış politika bir toplumun içyapısı ile sıkı sıkıya ilgilidir. Çünkü iç yapısına dayanmayan dış siyasetler daima mahkûm kalırlar.
(Afyon, 23. 03. 1923)
---------------------------------------------------------------------
Dışişlerinde dürüst ve açık olan politikamız barış fikrine dayanır. Milletlerarası herhangi bir sorunumuzu barış yoluyla çözümünü aramak bizim çıkar ve anlayışımıza uyan bir yoldur.
(1929)
---------------------------------------------------------------------
Lozan antlaşması, Türk Ulusuna karşı, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış, büyük bir cana kıymanın yıkılışını anlatan bir belgedir. Osmanlı devrine ait tarihe eşi geçmemiş bir politik zafer yapıtıdır.
(24.07.1933,Ulusal Egemenlik Gazetesi.)
---------------------------------------------------------------------
Lozan barışı Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk Ulusu için politik bir başarı (utku) teşkil eden bu antlaşmanın Osmanlı Tarihinde benzeri yoktur. Ulusumuz bununla haklı olarak gururlanabilir ve Türk ulusunun yüksek bir yapıtı olan bu antlaşmanın yüksek kıymetini beğenmesi gereken gençliğin bunu geçmişte yapılmış antlaşmalarla kıyaslanması gerekir.
(26.07.1927, Dolmabahçe Sarayı)
---------------------------------------------------------------------
Ahmet İzzet Paşa Hükümeti uluslar esasına dayanan adil bir barışa kavuşmak emeliyle ateşkesi istedi. Bağımsızlık uğrunda namus ve yiğitlikle dövüşen ulusumuz 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan ateşkes ile silahını bıraktı.
(24.04.1920, TBMM.)
---------------------------------------------------------------------
Ben, Napolyon’u hiç sevmiyorum. Çükü Napolyon her şeye kendi şahsını sokardı. Mücadelesi belli bir dava için değildi; kendi şahsı içindi. İşte bu bakımdan bu gibi adamlar için kaçınılması imkansız olan felâkete uğradı.
(23.01.1923, Morning Post Yazarı Grace Ellison’a Demeç.)
---------------------------------------------------------------------
Napolyon, beni başka askerlerden başka ilgilendirmez.
23.01.1923, Morning Post yazarı Grce Ellison’a demeç.
---------------------------------------------------------------------
Napolyon esaslı bir fikre dayanmadan işe başlamış ve kendine bir fırsat yaratacağını zannetiği olayların gidişine uymuştur. Onun bu şekilde hareketi, demokrasiciliğin vücudunun altmış senelik gecikmesine sebebiyet vermiştir ; diyebiliriz.
(30.11.1929, Vossishe Zeitung Muhabirine Demeç.)
---------------------------------------------------------------------
Bugün bütün dünya ulusları aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşguldürler. Bu nedenle insan mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar, bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar önem veriyorsa bütün dünya milletlerinin saadetine katkıda bulunmak için elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki, bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğumuzu temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında barış, dayanışma ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur. Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim: Milletleri sevk ve idare eden adamlar, tabii önce kendi milletinin varlığını ve mutluluğunu sağlamak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi istemek lazımdır. Bütün dünya olayları bize bunu açıktan açığa ispat eder. En uzakta zannettiğimiz bir olayın bir gün bizi bir gün etkilemeyeceğini bilemeyiz. Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir uzvu kabul etmek gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar müteessir olur.
(1937, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 324-327)
---------------------------------------------------------------------
“Dünyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne “ dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak lazımdır. İşte bu düşünüş, insanları, milletleri ve hükümetleri bencillikten kurtarır. Bencillik kişisel olsun, ulusal olsun daima fena kabul edilmelidir.
(1937, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 324-327)
---------------------------------------------------------------------
Tarihte birçok defa tartışma ve tutku nedeni olmuş olan Boğazlar, artık tümüyle Türk egemenliği yönetiminde, yalnız ticaret ve dostluk ilişkilerinin gerçekleşme yolu durumuna girmiştir. Bundan böyle savaşan her hangi bir devletin savaş gemilerinin, Boğazlardan geçmesi yasaktır.
(01.11.1936,T.B.M.M. Açılışı.)
---------------------------------------------------------------------
Musul vilâyeti, Türkiye Devletinin millî sınırları içindedir, buralarını anavatandan koparıp şuna buna hediye etmek hakkı kimseye ait olmaz.
(30.01.1923, İzmir, Gazetecilere.)
---------------------------------------------------------------------
Genel Harbin son yıllarında Rusya içinde patlayan eden devrim, insanların çoğunluğunu teşkil eden fakir halk içinde, bilhassa bu halkın en çok sıkıntı, eziyet ve ıstıraba uğramış olan işçi sınıfı içinde, eskiden beri mevcut olan sosyalistliğin gerçek maksadını ve gayelerini ilân etti.
(14.08.1920, TBMM.)

- Okuma Sayısı: Bu yazı 34700 defa okunmuştur.