Ekonomi Alanında(Ekonomik – Mali Alanda) Atatürkçülük: Tam bağımsızlığa yönelen Atatürkçülük, siyasal bağımsızlığı ekonomik bağımsızlıkta temellendirmeye ve bütünlemeye çalışır. Bu amaçla emperyalizme kesin bir karşı çıkış niteliği taşır. Emperyalizmin Türkiye’yi sömürgeleştirmesini önlemek için kapitülasyonların ve bağımsızlığı sınırlayan tüm anlaşmaların ortadan kaldırılmasının anlamı budur. Atatürk, çağdaş bir toplum yaratmak için ekonomik ve sosyal gelişmeleri gerçekçi bir görüşle değerlendirmiştir. Böylece, doktrinci, katı bir sistem kurmak yerine gerçekçi bir uygulamaya öncelik tanımış, çeşitli ekonomik deneylerden sonra devletçiliği ilke olarak benimsemiştir.
Ekonomik alanda Atatürkçülük, genel anlamıyla devletçiliğin öncelik taşıdığı bir karma ekonomi uygulanmasına ağırlık verir. Salt kapitalist sistemle olduğu gibi salt sosyalist sistemle de kalkınma olanağı görmez. Kalkınma ve çağdaşlaşmada, markist modeli de Türk Devriminin ulusal niteliğine aykırı bulunur. Bunun içindir ki, çıkar yol olarak, dengeci ve sosyal adaletçi bir devlet öngörülmüştür. Atatürkçülük özünde salt sosyalizme karşı olduğu gibi feodalizme ve kapitalizme karşı da bir eleştiriyi taşıdığından, her
türlü emperyalizmi reddeder. İdeolojik bağımsızlık ilkesinin ekonomik alana yansıması, Türkiye gerçeklerine uygun bir karma ekonomi ve uygulaması biçiminde oluşmuştur. Ne var ki, bu kavrama ekonomide, gelişmekte olan ülke koşulları nedeniyle, temel sanayi ve ticaret dallarında devletçiliğe öncelik tanınmıştır.
Atatürkçülüğün ekonomi modeli güdümlü, planlı, ulusal bir karma ekonomidir. Atatürkçülük halkçı bir öz taşıdığından toplum tabanının çağdaşlaşmasına, refahına büyük önem vermiştir. Devletçilik ise, bu ereğe varmada araç olarak benimsenmiştir.
Kaynak: Mehmet Yavru, Atatürkçülük ve İlkeleri, Ülkü Basımevi, 2. Baskı, Konya, 1981.
- Okuma Sayısı: Bu yazı 24399 defa okunmuştur.