Dünya’da Kemalist Devrim : Bangladeş, 1971 senesine kadar Pakistan’ın “Doğu Pakistan” adlı eyaleti, daha önceleri de ingilizlerin Kıta Hindi’nde Bengal eyaleti idi. 1498'de Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan kıyılarına ulaşan ve ikinci seferinde de 1502'de Kalküta’da ilk ticari kontuvar açan Portekizli Vasco de Gama ile kolo-nizasyon süreci başlamıştır.Fransızlar, İngilizler, Hollandalılar şirketleri ve askerleri ile Avrupa medeniyetini (!) Bengal kültürü ile tanıştırır. 1877'de Hindistan ile birlikte İngiliz Kraliçesi’nin malı olur. 1905 yılına kadar İngiliz hakimiyetinde kalır, 1947 yılında Bangladeş’in Müslüman kesimi “Doğu Pakistan”adıyla Pakistan’ın bir eyaleti olur. 1971 Hindis-tan-Pakistan Savaşı’ndan sonra Bangladeş Müslüman Halk Cumhuriyeti ilan edilir.
Bangladeşli Kemaller..
Bangladeş Cumhuriyetinin Başbakanı Begüm Halide Ziya, Genel Kurmay Başkanı Org. Kıvırıkoğlu ile yaptığı görüşmede, babası ile birlikte öldürülen erkek kardeşinin adının Kemal olduğunu, o dönem Bangladeş’te Mustafa Kemal’e olan sempatiden dolayı erkek çocukları na”Kemal” isminin yaygın olarak verildiğini anlatmıştır. Bangladeş’in ulusal ozanı Nazrul İslam, ilk oğluna Kemal ismini vermi
tir. Bangladeş’in kurucusu Bangabandu oğluna Kemal ismini veriyor. Halen görevde Anayasa Mahkemesi Başkanı Yüksek Hakim Mustafa Kemal, Bangladeş’te yaşayan binlerce kemalden sadece birisi..
Halk Ozanı Nazrul İslam..
Bangladeş’e “Kemal’i tanıtan ve sevdiren ise büyük halk ozanı Nazrul İslam olmuştur. Türkiye’yi ve Türkleri hiç görmemiş Nazrul İslam, henüz 22 yaşında iken, Sakarya Savaşı haberlerinin Bengal’e ulaşmasını takiben 1921 Ekim’de “Kemal Paşa” şiirini yazmış ve Kalküta’da yayınlatmıştır. Ekim 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya ithafen yazılmış Vahdettin tasdikli idam fetva ve fermanından başka kayde değer bir yazı bulunmamaktadır, Nazrul İslam’ın Mustafa Kemal’e atfettiği şiiri bu anlamda belkide bir ilktir. “Kemal Paşa” kısa sürede halk arasında benimsenmiş ve destanlaşmıştır. Bir ezilen ulusun sömürgeci güçlere karşı bir top-yekün mücadele çağrısı, bir başkaldırı ve kahramanlık destanı olan “Kemal Paşa”, Bengal edebiyatında çığır açan bir eser olarak nitelendirilmektedir. Bengal halkı üzerinde uyandırdığı etki ulusal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “Allah bir daha yazdırmasın” dediği İstiklal Marşı’mız ile çok yakındır.
“Ey kahırlı ananın yiğit oğlu, Kemal kardeş
Kararlıydı O, kararlı ve kızgın Düşman siperlerinde bir telaş bir bozgun
Canını kurtarmak beyhuda oyun Harikalar yarattın sen Kemal harikalar, Harikalar yarattın sen Kemal kardeş harikalar
Sol sağ sol, sol sağ sol. Kemal sen çok yaşa, Sen Kemal yaşa kardeş
Değer övülmeye keskin kılıcın
Bir ama pir vurup
Yolladın topunu düşmanın
Hades karanlığına
Söyle evet söyle şu alemde
Türk’ün kılıcından korkmayan bit gafil
göster bana..”
Dr. M. Nurul Huda’nın 4. Uluslararası Atatürk Kongresi’ndesunduğu”Atatürk’slnf-luence in the struggles of Subcontinent başlıklı tebliğde, Nazrul islam’ın “Kemal” başlıklı bir düz yazıda Mustafa Kemal’i şu şekilde tanımladığını anlatıyor:
“..Gerçekten epeyce bir zaman sonra inanılmaz bir insan, bir gerçek erkek göründü sahnede. Bu erkeği gördükten sonra ayaklarının dibinde ölmeye bile razıydım… Öyle bir coşkuya kapıldım ki göüsüme bir hançer saplayıp ayaklarının dibinde kurban edebilirdim kendimi.
İşte buna gerçek müslüman demek gerekir. O’dur İslam’ın kana bulanmış bayrağını dimdik tutan. Sakal uzatmak, et yemek, namaz kılıp oruç tutmakla ne İslam’ı koruyabilir ne de memleketi kurtarabilirsiniz.Kemal’in yaptığı budur işte. Yoksa Bengal’in tüm dünyevi işleri bir kenara bırakmış kara cüppeli mollaları gibi muttasıl Kabe’ye döner namaz kılar durursunuz. Kemal ispatladı ki, uzun sakallar, oruç ve biteviye namaz talimleri ile Arş-ı Alayı titretmek mümkün değil dir. Onu sarsabilmek için haydari bir kükreme gerekiyor ki, Yüce Yaradan bile bundan irkilsin.
İmanlarınızda akis bulan hayal kırıklığı ile İslam dünyasını koruyamazsınız. İslam’ın kılıcı ne sakal ne de duadır. Kemal bu nedenle giyinmiş kuşanmıştır sımsıkı. Almıştır bambu mızrağını eline ve düşmana saldırmıştır. İşte bu nedenle sizlere şu çağrıyı yaparım. Benim canım kardeşlerim: İkiyüzlülüğünüzü, yersiz iddialarınızı bırakın. Eğilmiş bedenleriniz ve haremağası tavırlı dualarınızın bize bir faydası yok. Çıkın silahınızla kargınızla dolaşın Balaram gibi (bir yöresel kahraman) düşman hiçbir zaman silahını bırakmaz. Ancak siz silahlarınızla dövüşürseniz onu kaçarken vurmak şansına da sahip olabilirsiniz, silahlanın ve hemen şimdiden. İşte o zaman Yüce Allah sizlerin de yardımına koşar…”
Atatürk Okulu, Atatürk Caddesi..
Bangladeş’te Atatürk sevgisi o derece büyüktür ki, Atatürk’ün vefat haberinin Dakka’ya ulaşmasından hemen sonra, “Atatürk Model High School”adı ile Atatürk ismini taşıyan bir lisenin ilk defa açılışı yapılmıştır ve bu okul 1200 öğrencisi ile halen faaliyetinde devam etmektedir. Bu okulda Atatürk ve Türkiye’nin özgürlük ve çağdaşlaşma mücadelesi anlatılmakta, mezunları okulun ismini ve öğretisini gururla taşımaktadır. Dakka’nın mesken ve işyeri sahibi olmanın ayrıcalık sayıldığı modern bir semtinde yürürken Atatürk (caddesi) tabelasını göreceksiniz, şaşırmayın. Chittagong Havaalanı’nı kente bağlayan Bangladeş’te nadir görülen çam ağaçları ile süslenmiş caddenin adının da “Kemal Atatürk Avenue”olduğunu söyleyerek övüncümüzü artıralım.
Bangladeşli kardeşlerimiz, Türkiye’de unutturulmak istenen Atatürk gerçeğini ısrarla hatırlamakta ve hatırlatmaktadırlar. Bangladeş eski Cumhurbaşkanı Hus-sain Muhammed Ershad, “Zamanın Doğu ve Batının Tarihini yazdığı yerde Atatürk’ün Ülkesinde Şaşırtıcı bir duygu bulurum Kalbim dost Türk yakınlığı ve Hazzıyla dolup taşar”
dizeleriyle seslenmektedir Türk kardeşlerine..
Kemal Paşa Oyunu..
Dönemin önemli aydınlarından İbrahim Khan 1926 yılında yazdığı “Kemal Paşa” oyununu beş perde olarak sergilemeye başlamıştır. Araştırmacılar, Atatürk’ün başta laiklik olmak üzere Türkiye’yi özgürlük ve çağdaşlığa taşıyan mücadelesinin bir İslam toplumu olan Bangladeş’te benimsenmesi yönünde, bu oyunun büyük etkisi olduğu görüşünde birleşmektedirler.
Dakka Üniversitesi’nde Kemalistler Teşkilatı..
Kurtuluş Savaşımızın akabinde Latin Amerika’da “Genç Kemalistler” isimli bir örgütün kurulmuş olduğunu biliyordum, fakat ne yalan söyleyeyim Bangladeş’te bir kemalistler teşkilatı olduğunu öğrenmem beni şaşırttı. Kemalizm’in 38' Kasım’ından itibaren soykırıma uğratılan tarihine önemli bir katkıdır böyle bir bilginin gün ışığına çıkarılması..
Dakka Üniversitesi’nde Edebiyat Profesörü olan Gazi Abdul Wadud etrafında toplanan genç aydınlar, kurulacak bağımsız devletin felsefe ve fikriyatında olacağı gibi uygulamada da laik ve demokratik öğelerin yerleşmesini esas alan bir düşünce üzerinde çalışmaktadırlar. İlham kaynakları Kemal Atatürk’ün mücadelesidir, Bengal’de farklı din ve inanç cemmatleri arasında ortak yaşam gereği bir uyum olması gerektiğini, bu ortamın ise ancak laik-demokratik bir yapı ile temin edilebileceğini savunmaktadırlar. Wadud, hayal ettiği Bengal’i düşünürken, Bengal toplumunu oluşturan değişik cemaat bireyleri için “hepimiz en yakın çevremizle mümkün olduğu kadar derin bir şekilde bütünleşmeli, ortak değerlerimizi yaşamalı, ama bu cemaat içi, aile içi yaşamımızı ulusun bütünü için dönüştürecek yolları bulmalı ve bunu mutlaka başarmalıyız” diyor.
Önde gelen kemalistler arasında Sey-yid İsmail Hussain Shirazi ve Kazi Abdul VVadud bulunuyor. Shirazi 1912'de Hilali Ahmer ile Balkan Savaşları sırasında Türkiye’ye gelmiş, Padişahtan Gazi nişanı almış bir gönüllü. Milli Mücadele ile birlikte Ankara’ya geçiyor ve Atatürk’ün yakını olarakhizmetinegiriyor. Afganistan’a Türkiye’yi temsilen gönderiliyor. Şirazi, Ben-gallilere işgalci İngiliz’e karşı mücadele ve vatan duygularını aşılayan bir aydın. Bangladeşli ke-malistler “Shikha-Alev” isimli bir dergi ile seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Dergi’nin başyazarı VVadud, “Mustafa Kemal üzerine bir kaç söz” başlıklı makalesinde, “Bir gün biz de Türkler gibi fikri ve manevi mirasımızı yeniden değerlendirebileceğiz. Gerçek odur ki, Müslüman milletler arasında bugün yalnız Türkiye dogmatik uykusundan uyanabilmiş ve bir şuurlanma, kendine güvenme aşamasına gelmiştir. Yalnız Türkiye, hem fikri hem de manevi planda verdiği mücadele ile ideallerini gerçekleştirme başarısını gösterebilmiştir.” diyor ve ekliyor, “Türklere, Mustafa Kemal’e göre giderek genişleyen, hareketlenen ve karmaşık bir nitelik kazanan dünyada bu yeni gelişmeler, yeni değerlendirmelere yol açacak ve bir zamanlar yalnız akademik düzeyde tartışılan doktrinler, düşünceler yeni yorumlara ihtiyaç gösterecek, halk kitlelerinin daha önce hiç denememiş oldukları tecrübeleri yaşamalarına neden olacak ve bu manevi dünyalarında da büyük bir tatmin ve haz yaratacaktır. Ünlü İngiliz düşünürü Hobbes’um dediği gibi, birbirine benzer veyahut tamamen ayniyet gösteren fikirlerin ve düşüncelerin sürekli tekrarı, esasen hiçbirşey düşünmemek ve hiçbirşey duymamakla eş anlamlıdır ve bugün müslüman ülkelerin yaptığı da budur. Onlar devamlı olarak mekanik bir şekilde eski değerleri tekrar ededurur-lar. Ama Türkler, yeni değer yaratmak peşindedirler…”
Bangladeş’te bulunan Kemalistler teşkilatı kuruldukları 1926 yılından 1938'e kadar Dakka’da 12 genel kurul toplantısı yaparlar. 3. yıllık toplantıdan sonra Kemalistler, çalışmalarını gizlice yürütmek zorunda kalmışlardır. Ouereshi’ye göre, Bangladeşli aydınlar üzerinde Kemalizm’in tesiri giderek azalmaktadır, Atatürk’ün ölümünden sonra ilgi marksist sosyalizme kayar. Dakka Üniversitesi’nde başlayan Kemalistler teşkilatı aksiyonu, Atatürk’ün vefatı sonrası Türkiye’de kemalizmin kan kaybına paralel olarak ulusal bir harekete dönü-şemeden kademeli olarak yok olur, yerini 21. yüzyılda bilimsel olarakyanlışlana-cak sosyalizm anlayışına bırakır.
Cumhuriyetin 75. yılında Kemal’in şairi Nazrul İslam’ın müzeye çevrilen evinde bir toplantı yapılır. Toplantının ismi Bangladeşli tarihçilerin isteği ile, “Kemalisin, Instrument of Cultural Link Betvve-en Turkey and Bangladesh - Türkiye ve Bangladeş Arasında Kültür Bağı olarak Kemalizm” olarak belirlenir. 21. yüzyılda kemalizmin sadece Türkiye değil, 3. dünya milletleri için de yarım kalan bir misyonu bulunmaktadır, toplantının adı bu misyona işaret etmektedir.
“Dünya’da Kemalist Devrim” yazı dizimiz farklı coğrafyalarda, unutulmuş ve unutturulmuş bir mücadelenin serüvenini siz okurlarımız ile paylaşmaya devam edecek. 1996'da Bangladeş’i ziyaret eden Cumhuriyet Gazetesi yazarı gördüklerinden etkilenmiş olsa gerek, makalesine “Mustafa Kemal Atatürk isminin bir anlam ifade ettiği ülke: Bangladeş”başlığını verir. Bu biz Türkler adına, başlı başına bir utançtır, mücadelemiz yitirdiğimiz kollektif şuurumuzu yeniden canlandırmak, Türkiye’yi yeniden Mustafa Kemal Atatürk isminin ve kemalizm mücadelesinin bir anlam ifade ettiği ülke konumuna getirmektir.
Bengal’in bağımsızlık meşalesini ateşleyen Nazrul’un “Kemal Paşa” destanı ile kardeş Bangladeş’e veda edelim..
“Ey Müslüman, sen de uyan, çıramanı
(meşaleyi) yak.
Uyan artık! Sen de uyan!…
Kemal Paşa;
Büyük ananın yiğit evladı.
Kemal kükremektedir.
Karanlıklardan imdat! diye. O’na sesler yükselmektedir. Kardeş Kemal! Sen olağanüstüsün! Eşsizsin, övülmeye, övülmeye değersin! Ey Kemal! Ey düşmanını yok eden! Kılıcını biziz alkışlayan senin. Söyleyin varmı bu dünyada Türk kılıcından korkmayan? Böyle Kemaller gerek bize. Bitmeyen bir mucize yarattın sen. Hain düşmanı ezdin ayağınla. Hain düşmanı ezdin ayağınla. Ve sertçe, sertçe ez. Tüm insanlık görsün, alkışlasın seni. Yaşa ey Türk’ün oğlu; Ey İslamın övüncü! Çok yaşa ey Mustafa Kemal! İnsanlık övsün seni…”
- Okuma Sayısı: Bu yazı 27673 defa okunmuştur.