Atatürk’ün Çevreye Verdiği Önem


Atatürk’ün Çevreye Verdiği Önem: Mustafa Kemal Atatürk’ün, doğa aşkı hiçbir liderde bulunmamış gösterişten uzak ve samimiydi. Atatürk’ün çevreye verdiği önem sadece birkaç cümleden ve birkaç sözden ibaret olamayacak kadar derindi. Kendisi tam bir doğa, çevre, hayvan, çiçek ve ağaç hayranıydı. Doğa ve çevre sevgisini sözleriyle ve davranışlarıyla her zaman göstermişti. Atamız Türk milletine eşi benzeri bulunmayacak bir örneklik abidesidir. Sonsuza kadar Türk ulusunun izinden gitmesi gereken nadide ve unutulmayacak kadar değerli bir liderdir. Türk gençleri böyle bir atası olduğu için gurur duymalı ve kıymetini bilmelidir.

Atatürk’ün ülkemiz için yaptığı çalışmalar sayılamayacak kadar fazladır. En başta Ankara, Atatürk’ten önce bozkır bir kasabadan ibaretti ve Atatürk kıymet verene kadar hiç kimse kıymet vermemişti atamız Ankara’yı her zaman yeşillikler içerisinde modern bir şehir olarak görmeyi hayal etti ve bunun için çalışmalara başladı. Ve sonunda da başardı. O dönemde ağaç ve yeşillik bakımından yoksun olan bu bölgeyi yeşillikler içerisinde modern bir şehre çevirdi. Atamız yaşadığı dönem içinde şehircilik kavramını ülkemize getiren değerli bir liderdir. Ve bütün çalışmalarını 10 y

ıl gibi kısa bir sürede tamamlayarak büyük bir başarı göstermiştir. Bugün hiçbir lider atamızın hızına ve başarısına yetişememiştir.

Yine Atatürk orman çiftliği, Ankara caddeleri ve sokakları, hipodrom ve gençlik parkı atamız sayesinde güzelleşmiş ve gelişmiş alanlardır. AOÇ atamız el atmadan önce sineklerin uçuştuğu bir bataklıktı. Atatürk burayı ağaçlandırmak ve bugün ki dinlenme alalına çevirmek istedi. Ama kimse desteklemedi ve burada ağaç yetişeceğine inanmadı. Atamız önce mühendislerden burada ağaç yetiştirilip yetiştirilemeyeceğine dair bilgiler aldı. Gelen rapor AOÇ alanında ağaç yetiştirilemez diyordu. Fakat Atatürk kararlıydı vatan toprağını kaderine terk edemezdi etmedi de. Bir gün kendi tarzı olmayan kıyafetler ile köylülerin arasına katıldı ve köylüler kendisini tanımadı. Bu şekilde köylülere bu alanda ağaç yetiştirilip yetiştirilemeyeceğine dair soru sordu ve bir yöntem ile anlaşılacağını öğrendi. Ve geçmeyen iki günlük bekleme sonunda bu alanda ağaç yetiştirebileceğini öğrendi. Bu işe kalkışırken yanında bulunanlar aman atam burası yaz zamanınızı alır ya da ekonomimizi tüketir dedi. Atamız ise karşılık olarak ben zoru başarayım da siz kolayı benden sonra yaparsınız dedi. Ve Atatürk kendi maaşı ile bu alanı satın aldı ve yine kendi maaşı ile düzenledi. Atamız zafer kazanmıştı ve çok mutluydu çünkü burası artık ulusunun dinlenebileceği bir ormanlık alandı.

Atatürk ormansız toprağı vatandan saymamıştır ve bu yüzden her yeri ağaçlandırmak istemiştir. Afet inan atamızın karakavak ve söğüt ağacının sesine hayran olduğunu bir konuşmasında dile getirmektedir. Hatta rivayet odur ki Atamız bir iğde ağacı kesildiği için ağlamıştır ve derin üzüntüye kapılmıştır Ve böylesine bir ağaç sevgisine sahipti. Bir din söyleyin ki ağaç dikmek ibadet olsun sözlerini de dile getirmiştir atamız. Bu sevgisi babasının vefat etmesinden sonra çiftlikte kâhya olan dayısının yanında kaldığı sıralarda ortaya çıkmıştı. Yalova’da sırf ağaç kesilmesin diye yazlık evinin yerini değiştirecek kadar gözü karaydı. Son arzusu yeşillikler içerisinde yaşamaktı.

Yazan: Burcu TUZTAŞ – Makale Yazarı

- Okuma Sayısı: Bu yazı 14970 defa okunmuştur.