Devletçilik İlkesi


Devletçilik İlkesi: Atatürk’ün devletçilik anlayışı, Türkiye’nin kısa zamanda kalkınması için özellikle ekonomik alanda fertlerin yapamayacağı büyük yatırımları, devletin yapmasını esas alır. Devletçilik ilkesi, demokrasi esasına dayalı Türkiye’ye özgü bir sistem olarak 1920’li yıllar Türkiye’sinin ekonomik şartlarından ve ihtiyaçlarından ortaya çıkmıştır. Devletçilik ilkesi ülkemizin kalkınmasında tarihî bir görev yapmıştır. Amacı, Türk toplumunun çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmasını, millî kültürüne kavuşabilmesini ve demokratik düzen içinde ekonomik bağımsızlığını kazanmasını sağlamaktır. Türkiye’de devletçilik, daha çok ekonomik anlamda değerlendirilmiştir. Ekonomik anlamda devletçilik, devletin ekonomik alanda, doğrudan doğruya mücadelede bulunduğu bir sistemdir.

Ülkemizde devletçilik ve karma ekonomi eş anlamda kullanılmıştır. Karma ekonomi, ekonomik faaliyetlerin bir kısmında özel sektörle devlet işletmeciliğinin iş birliği yapması demektir. Bu sistemde devlet bir taraftan sanayi kurup geliştirirken, diğer taraftan özel teşebbüse yer vermenin yanı sıra onu destekleyip güçlendirir. Devlet vatandaşın kişisel ekonomik girişimlerini engellemez. Özel girişimcili

e, güvenlik ve serbestlik içinde çalışabileceği ortamı hazırlar. Atatürk, devletçilik ilkesini şöyle açıklamıştır: “Siyasî ve fikrî hayatta olduğu gibi ekonomik işlerde de fertlerin teşebbüslerinin sonucunu beklemek doğru olmaz. Mühim ve büyük işleri, ancak milletin toplam servetine ve devletin bütün teşkilât ve kuvvetine dayanarak, millî egemenliğin uygulanmasını ve yürütülmesini düzenlemekle görevli olan hükûmetin mümkün olduğu kadar üzerine alıp başarması tercih olunmalıdır.”Yeni Türk devletinin geleceğe güvenle bakabilmesi için ekonomik bakımdan güçlü olması gerekiyordu. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasında ekonomik sorunların büyük bir payı vardı. Siyasî bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla korunabilirdi.

Uzun savaşlar sebebiyle, ülke nüfusu azalmış, üretim durmuş, ekonomi tam anlamıyla perişan bir hâle gelmişti. Halkta yeterli sermaye birikimi yoktu. Fakat bu sorunların mutlaka çözümlenmesi gerekiyordu. İşte bu nedenler, devlet desteğiyle kalkınmayı zorunlu kılmıştır. Atatürk, sanayileşmenin önemini sık sık vurguladı. Gerek tarım gerek sanayi alanında bilgili insan yetiştirildi. Kalkınma plânları hazırlandı. 1933-1938 yılları arasında devletçilik uygulamasından başarılı sonuçlar alındı. Millî gelirimiz arttı. Halkın refah seviyesi yükseldi. Türkiye geri kalmış, yarı sömürge bir ülke görünümünden çıkıp sanayileşmeye yöneldi. Devletin desteğinde özel teşebbüs gelişti. Devlet işletmelerinde yeni iş alanları açılıp sosyal kalkınma sağlandı.

Devletçilik ilkesi, özel teşebbüs ağırlıklı çağdaş ekonomik görüşlere yer verir. Kişileri üretim, ticaret gibi alanlarda girişimlerde bulunmaları için teşvik eder. Bu ilke ile devlet, toplumsal ve kültürel alanlarda toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlamıştır. Yurdumuzda, fertlerin yapamadığı şeyleri bir an evvel yapmak için devlet müdahalesi zorunlu olmuştur. Devletçiliğin ülkemizdeki uygulaması, ekonomik alanda millî geliri artırmış ve halkın refahını yükseltmiştir. Devletçilik sayesinde Türk milleti, ekonomik ve toplumsal kalkınmasını gerçekleştirip çağdaşlaşma yolunda önemli adımlar atmıştır. Devletçilik, Türk toplumuna millî güç ve sermaye birimi kazandırmıştır. Devletçiliğin sosyal ve kültürel bir boyutu da vardır. Bu nedenle devlet, Türk milletinin sosyal ve kültürel değerlerini korumak için gereken tedbirleri alır. Kültür mirasımızı oluşturan sosyo-kültürel çevreyi korur ve bu konudaki çalışmaları destekler.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 111579 defa okunmuştur.