Mustafa Kemal’in Başkomutan Seçilmesi – Olması - 5 Ağustos 1921: Eskişehir – Kütahya Savaşları'nın ardından ordunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi mecliste tartışmalara neden oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri bu yenilginin sorumlularını bulmaya çalışıyordu. Mustafa Kemal’e karşı olan üyeler bu kötü durumun sorumlusu olarak Mustafa Kemal’i görmüşler ve onu suçlamaya başlamışlardı. Milletvekilleri yorgun orduyu yeniden canlandıracak ve memleketi bu kötü durumdan kurtaracak çareler aramaya başladılar. Mecliste son çare ve son tedbir olarak Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesi yolunda bir düşünce ortaya çıktı. Taraftarları gibi karşısında olanlarda Mustafa Kemal’in ordunun başına geçmesini istemekteydiler. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa 4 Ağustos 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği bir önerge ile Meclis yetkilerini isteyerek (yasama, yürütme, yargı) Başkomutan olmayı kabul edeceğini bildirdi.
Ancak Mustafa Kemal’in meclisin yetkilerini kullanma isteğine karşıtları itiraz ettiler. Meclisin yetkilerinin bir kişi tarafından kullanılmasının söz konusu olamayacağını ileri sürdüler. Fakat düşman karşısındaki cephede vakit geçirilmeksizin en hızlı, en doğru kararları verebilmek, ancak meclisin yetkilerin
i anında kullanmakla mümkündü. Zaten Mustafa Kemal’in de bu kadar geniş yetkileri üstlenmesinin nedeni, bu olağanüstü durumda çabuk karar alarak yine bu kararları çabuk bir şekilde uygulamak istemesidir. Olağanüstü şartlara rağmen Mustafa Kemal Başkomutanlık yetkisini üç ayla sınırlı olmasını istemiştir. Bu da onun millî iradeye ne kadar saygılı olduğunu açıkça göstermektedir. Nihayet Meclis, Mustafa Kemal’i bu isteğini de haklı buldu. 5 Ağustos 1921 tarihinde, meclisin sahip olduğu yetkileri kullanmak koşuluyla Mustafa Kemal Paşa’ya üç ay süreyle Başkomutanlık yetkisini veren kanunu kabul etti.
Kaynak: T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Okulları (Açık Öğretim Lisesi- Meslekî Açık Öğretim Lisesi) İçin Hazırlanan 11. Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 1 Ders Notları, Alim ÖZTÜRK, s 148, 2007
- Okuma Sayısı: Bu yazı 101540 defa okunmuştur.